Skip to content Skip to footer

Kitaplarım

Tanıtım Filmi

Röportajlar

Röportaj

42 saate yakın uykusuz kaldıktan sonra yapılmış olan bu röportajda yorgunluk sebebiyle Anakonda Remzi misali şişmiş yüzüm için izleyecek olan herkesten özür diliyorum. Mamafih, ifade etmek istediklerimin akıcı ve net olması sebebiyle anlatının, şekilden daha ehemmiyetli olduğuna inanarak, röportajın bir başka günde yenilenmesini uygun görmedim. O gün çekilmiş bir resmimi de nezaketle esasen neye benziyordumu görebilin diye ekliyorum.

15 dakikasını ayırıp, bu içeriği dinleyecek olan herkese sabrı ve dikkati için şimdiden cok tesekkür ederim. Röportajda net olmadığına inandığım bazı unsurları da kısa kısa özetlemek istiyorum:

*Gofret, 2012 senesinde Kınalıada’da bir kış günü, kızım Lea’nın babası tarafından ekmek fırını önünde bulundu.

**Adada tek başıma dans etmeye gitmeyi yabani filan olduğum için değil, çoğunlukla yalnız olduğum için tercih ediyorum. 

***Eski bir yüzücüyüm, sabah çok erken havuza gidip, antrenman yapmak en sevdiğim şey. Ancak niye yüzmeye gideren kırmızı ruj sürmekte inat ettiğimi bilmiyorum, bununla birlikte, bırakalım bu da böyle kalsın, zira bana pekte fena olmuyor.

****Adadaki ilk arkadaşlarımın tamamını o esnada aklıma getirip tek tek sayamadığım için hepsinden özür diliyorum. Tam liste şöyle; Sonya, Megi, Roli, Cidal, Yeran, Tunya, Milena, Betül, Rafi, Caroline, Sema.

*****İlk aşkım ben 5 yaşlarındayken, benden 6 yaş büyük olan, 1973 doğumlu ağabeyimin arkadaşı Yorgi. Bugün Yorgi nerededir, hala eli yüzü düzgün müdür bilmiyorum ama vaktiyle çok nezaketliydi, umalım öyle de kalmış olsun diye temenni ederek bu konuyu noktalamak istiyorum.

****** “Gerçekten aşık olduğu kişi” ifadesi bugün de o kimse için sevgi duyumsuyormuşum gibi algılanabileceği için vaktiyle yaşamış olduğum hiç bir duyguyu azımsamayarak veya küçümsemeyerek, artık  böylesi duygular, zaaflar zinhar taşımadığımı, çocukluk arkadaşım ve çocukluk aşkım da olan kızımın babasıyla uzun senelere dayalı olan ilişkimi muazzam bir emek ve sabır gösterdikten sonra içimde en ufak bir tereddüt olmaksızın, hür irademle noktalamış olduğumu belirtmek istiyorum.

*******Sanılanın aksine öcü veya nobranın teki değilim, bilakis çok fazla mahçup, çekingen ve düşünceli birisiyim. O yüzden, şakayla veya sessizlikle mahçubiyetimi saklamıyorsam, beni kolayca utandırmak, kıpkırmızı kılmak ve gözlerimi de kaçırır hale getirebilmek mümkün…

********Babamı 6 Ağustos 2019 tarihinde, Kınalıada’da Yalı Plajı’nda yüzerken boğularak ölmesi sebebiyle kaybettik. Bir gece önce kendisiyle başbaşa yemek yeyip, ailede hiç kimseye nasip olmadığı halde biz helalleşebildiğimiz için ne denli minnet duyumsadığımı ifade edebilmem mümkün değil… Yine de öldüğü plaj ve ona komşu olan Teos’a gitmek bana hala çok zor geliyor…

*********Çok sevmenin değil, o sevgi yaşanırken bir haksızlık veya haksızlıklar silsilesi tezahür etmesi halinde, korkusuzca ve nezaketle durumun nahoşluğunu ifade edebilmenin, sınırlarını kollamayı öğrenmenin ve şayet haksızlık ya da zulüm devam edecek olursa, sevginin en değerli kısmı olduğuna inandığım büyümeyi hazmederek, kendi yoluna “selametle” deyip, gitmenin çok daha önemli olduğuna inanıyorum. Ayrılamamaktan kaynaklı zaaflı, yarım ve yaralı olmaktansa, ayrılıp tek başına, hür ve umut dolu olmayı tercih edenlerdenim. Gercekten hiç bir zaman gönülden ve sadakatle sevilmemişlere benden selam olsun. Yaşadığınız  hiçbir şeyden pişman olmayın veya utanmayın. Unutmayın, bir kere sevdiyseniz ve hakkını verebildiyseniz, yine sevebilirsiniz. Yeter ki temiz ve merhametli birisine denk gelin… O zamana kadar umudunuzu kaybetmemek için daima yıldızlara bakın. Sevgi ve saygılarımla. Zeynep Bugay ❤️

Röportaja DairNot

Hürriyet’in Kelebek ekinde çıkan ve sonra diğer sitelerin de kullandığı röportaj içeriğiyle ilgili bir kısım düzeltmem var; soruların içeriğine ukala dümbeleği misali müdahale etmem zarif olmayacağı için ben, bana sual edilmiş olanı en doğru şekilde yanıtlamakla mükellef olduğuma inanıyorum. Bir soruda “Mitolojik masal” ifadesi kullanılmış. Mitoloji=Mitleri, doğuşlarını, anlamlarını yorumlayan, inceleyen bilim dalıdır. Masal= Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağza, kuşaktan kulağa sürüp gelen, olağanüstü kişilerin başından geçen olağan dışı olayları anlatan öykü türüdür. Haliyle ikisi bağdaşık şekilde kullanılamaz, ben fantastik öğelerini mitoloji, tarih, okültizm, kozmoloji unsurlarından derlediğim bir hikaye yazdım. Hatta frankofon olan Sevgili Suat (Suna) ile bile bir akşam yemeğinde, öykünün fabl olup olmadığı yönünde uzun uzadıya tartışmışlığımız varken, ben tür ve içerikle ilgili çokça kafa yorduğumu ve titizlendiğimi, yanlış kategorizasyona mahal vermek istemediğimi belirtmek istiyorum. Bir başka soruda “Perslerin arkaik dili olan Avestaca’dan Tanrı isimleri kullanıyorsunuz” denilmiş. Avesta, eski İran inancı olan Zerdüştlüğün kutsal kitabıdır. Bir dil değildir. Perslerin lisanı Farsça ve bir kısım Azerice’dir. Avestaca diye bir lisan yok. M.Ö. 6. yüzyılda Büyük Kiros tarafından kurulan Pers Devleti’nde Elamca, Aramca, Sümerce, Akatça, Yunanca, Medce, Persce konuşulmuştur. Soru içeriğinin çelişik taraflarını fark etmediğim veya donanımsız olduğum düşünülmesin.

Anne öyküsü ve Proti Adası’nın Esrarı yazılırken Zeynep Bugay’ın elle aldığı notlar.